Kültür aktarımında önemli yere sahip olan yazı.

İnsanların, düşüncelerini başkalarına bildirmek için herhangi bir madde üzerinde çizmek, kazımak veya yazmak suretiyle kullandıkları şekil ve işaretlerin tamamına verilen addır.

Kültür aktarımında en önemli yere sahip olan yazı, herhangi bir ses ve diyalektik özellik olmadan iletişimi kurmayı sağlayan bütün işaretlere denmektedir. Bir başka ifadeyle, insanların, düşüncelerini başkalarına bildirmek için herhangi bir madde üzerinde çizmek, kazımak veya yazmak suretiyle kullandıkları şekil ve işaretlerin tamamına verilen addır.

Yazı, geçmişteki kültürel oluşumun ve birikimin tanınmasına, değerlendirilmesine ve sonraki nesillere aktarılmasına imkân sağlayan belli başlı vasıtalardandır. İnsanlık tarihi kadar eski olan yazı, yüzyıllar boyunca gelişmiş ve sonuçta harflerden oluşan olgun bir alfabe hâline ulaşmıştır. Kaynağı ve harf şekilleri farklı olsa da, bütün toplumların meydana getirdiği ve ihtiyaçlarını karşılamada kullandıkları yazı, yüksek medeniyetlerin kurulmasına yol açmıştır.

Mimarî eserler, insanların barınma, savunma, ibâdet, eğitim, öğretim, ticaret, seyahat ve su gibi farklı ihtiyaçlarını karşılama amacıyla inşâ edilen yapıların tamamıdır. Dinî, askerî, sosyal ve toplumsal işlevlerin yanı sıra mimarî eserler, plan, malzeme, teknik, üzerindeki her türlü süsleme ve yazı ögeleriyle, insanlığın medenî ve kültürel gelişiminin boyutlarını anlamaya ve değerlendirmeye yardımcı olmaktadır.

Mimarîde yazı konusu ise belki de geçmiş hakkında gerçek bilgi elde edebilmenin en önemli belgeleri arasındadır. Kâğıt, parşömen, kumaş gibi çabuk yıpranan, yanıcı ve yok olma özelliği fazla olan malzeme üzerindeki yazılar ve belgeler, bu sebepler yüzünden maalesef günümüze oldukça zor ulaşmaktadır. İşte bu sebeple Türk Mimarîsinde Yazı konusu, Türk tarihine ait yazılı belge ve bilgilerin toplanıp değerlendirilmesi açısından ayrı bir öneme sahiptir.

Bu çalışmada öncelikle İslâm öncesi Türk mimarîsinde yazı özellikleri ele alınacaktır. Sonra da Türkler’in Müslümanlığı kabulüyle birlikte inşâ ettikleri yapılar üzerinde yer alan yazıların türleri ve içerikleri incelenecektir.

A. İslâm Öncesi Türk Mimarîsinde Yazı

Türkler’in İslâm öncesi dönemlerde Budizm, Hıristiyanlık, Zerdüştlük ve Maniheizm gibi dinlere mensup olduğu bilinmektedir. Onlardan kalan tapınak, manastır ve mezar anıtı gibi yapılarda duvar resimlerinin hâkim olduğu görülmektedir.

Türkler’e ait taş ve ahşap gibi malzemeler üzerine yazılmış en önemli kitâbeler, Göktürkler’den kalan yazıtlardır. Göktürk alfabesiyle taş malzemeye yazılmış bu kitâbeler, bugünkü Moğolistan Halk Cumhuriyeti sınırlarında yer almaktadır. Orta Asya’da yaklaşık 550-744 yılları arasında 200 yıla yakın hüküm süren Göktürk Devleti’nin iki dönemine ait kitâbeler günümüze ulaşmıştır. Bunlardan birincisi, takrîben 581 yılında dikilen Bugut Âbidesi, Göktürk Kağanlığı’nın 572-580 yılları arasındaki devresine ışık tutmaktadır. Bu yazıt, Göktürk hânedânının resmî bir yazıtı olmasına rağmen Türk diliyle yazılmamıştır. Kitâbenin üç tarafı Soğdca, bir tarafı ise Sanskritçe yazılmıştır. Kitâbe, ismi başka kaynaklarda geçmeyen Magaz Tekin adında bir Türk şehzâdesinin mezar taşına aittir. Magaz Tekin Turkcell Özel Numara Açma ve Kapatma, Bumin Kağan’ın oğlu ve Mugan Kağan’ın da kardeşidir. Bu anıt, “Boz kurttan süt emen elleri kesilmiş çocuğun kabartma resmi” anlamını taşıyan “Ergenekon Destanı” kabartmasını içermesi açısından da önemlidir.

Bugut Âbidesi’nden sonra Türkler’e ait kitâbeler, 680-745 yılları arasında hüküm süren ikinci hânedan devresine ait “Bengü Taş (Ebedî Taş) ”lardır. Bunlar, 687-692 yılları arasına tarihlenen Çoyren Kitâbesi, 719-720’de dikilen Ongin Kitâbesi, 723-725’te dikilen Köl-İç-Çor Kitâbesi, 724’te yazılan Tekeş Köl Todun İnisi Altun Tamgan Tarkan Kitâbesi, 732’de dikilen Köl Tigin Kitâbesi (Resim 1), 732-734 tarihleri arasında dikilen Tonyukuk Kitâbesi ve 735 yılında dikilen Bilge Kağan Kitâbesi (Resim 2) ’dir. Bu kitâbeler, Göktürk alfabesiyle ve Göktürkçe diliyle yazılmış olup, aynı coğrafyada dikilmiş mezar taşlarıdır. Türk Milleti’ne ait Türk adının kitâbelerde geçen en erken tarihlileri, bu yazıtlarda (Orhun Âbideleri’nde) yer alması bakımından ayrı bir öneme sahiptir.

744’te Göktürk Devleti’nin yıkılışı sonrasında yerine geçen Uygurlardan 750 tarihli Tes Kitâbesi, 741-753 yılları arasındaki olayları içeren Terh/Taryat Kitâbesi ve 759-760 tarihlerinde dikilen Şine-Usu Kitâbesi günümüze ulaşmıştır. Bunlar da Göktürkçe yazılmışlardır. Bu kitâbeler arasında özellikle Terh/Taryat Kitâbesi, Türkler’in yazın ve kışın oturdukları coğrafyanın sınırlarını, önemli şehirlerini, nehir ve dağ adlarını içermesinin yanı sıra Türk ordu teşkilâtına da ışık tutması açısında önemlidir. Günümüzde olduğu gibi o tarihlerde de ordunun onbaşı-yüzbaşı-tümenbaşı sıralamasıyla kademelendiği, kitâbeden öğrenilmektedir.

Uygurlar’a ait 821 yılı civarında dikilen Karabalgasun Kitâbesi ise Göktürkçe, Soğdca ve Çince olarak yazılmıştır. Kırgızlar’a ait Suci Kitâbesi de 840 yıllarından sonraya aittir.

İslâm öncesi Türk sanatının ve kültür tarihinin en önemli yazılı belgeleri durumundaki bu eserler, dönemin Türk yöneticilerinin mezar anıtlarıdır. Yazı tarihi açısından oldukça önemli olan bu kitâbeler, taş malzeme üzerine, oyma tekniğiyle yazılmıştır. Harflerin tipolojisi tek tek dikey karakterli şekil ve işaretlerden oluşmakta ve sağdan sola doğru sıralanmaktadır. Kelimeler arasında, kelimeleri birbirinden ayırmaya yarayan üst üste iki nokta kullanılmıştır. Çince, Göktürkçe, Soğdca ve Sankritçe dil farklılığı görülmektedir. Kitâbelerde her dönemin siyâsî olayları, yönetimin başında bulunan hükümdar ve unvanları, coğrafî yer adları, dağ ve nehir adları, gündelik yaşama dair izler, hayat ve ölüm sonrasına ait töreler, ay, yıl ve tarih gibi zaman kavramları yer almaktadır. Kitâbelerin her birinin yazıcısı bilinmese de Köl Tigin ve Bilge Kağan yazıtlarını, Köl Tigin’in atısı yani yeğeni Yolluğ Tigin’in yazdığı, kitâbenin güney yüzünün son cümlesinde “…Ebedî taş hakkettirdim. (Burası) yakın bir mevki olduğundan ayrıca kolay erişilir (bir) yer olduğundan, böyle kolay erişilir (bir) yerde ebedî taş hakkettirdim, yazdırttım. Onu görüp öylece bilin (ve öğrenin). O taş (ı… hakkettirdim). Bu yazıyı yazan (Köl Tigin’in) yeğeni Yolluğ T (igin’dir)” ifadesiyle geçmektedir.

Yazınını Devamı için lütfen kaynağa ulaşınız.

Kaynak : Altayli.net

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir